Evet sevgili dostlar henüz odama dönmüş bulunuyorum. Bugünün en önemli sözü sanırım ze ze dadın ne gerçi ne anlama geldiğini bilmiyorum ama Bulgarca ilk şarkım bu oldu. Gerçi belki diğerleri de bulgarcaydı bilmiyorum. Bu gece kaldığım yerin hemen karşısındaki Sofya'nın en büyük gece kulübü dedikleri yere gittik berabercene. Bir daha hep beraber gider miyim bilmiyorum. Bildiğiniz Sortie gibi bir yere gittik 15-20 kişi. Tabi şişe açtırmamız gerekiyor, yerimiz olması için neyse bikaç genç açtırdık bi şişe votka. Şarkılar bildiğiniz oryantal tadında, striptiz yapacak gibi duran daha doğrusu durmayıp milleti coşturmak için dans eden ablalar vardı. Gerçi sonra o ablaları vestiyerde yerde oturup sigara içerken görmek üzdü beni, bildiğiniz çalışan yani... Neyse biraz eğlendik ama sonra ben kendimi içki ve sigaraya verdim yine pek kimseyle konuşmadım. Kazak kızın gelmesine sevindim ama bütün gece yanında oturup hiç konuşmadım kızla. Arkadaş o utangaç dediğim kız bir danslar ediyor aklınız almaz, Başak sağolsun gerçekten süper iletişimsel bir insan olduğu için yanına oturur oturmaz konuşmaya başladı sonra da dansa kaldırdı kızı. Kız çok güzel yaa, ama gruptan çıkma ümidi gittikçe düşüyor. Neyse artık önümüzdeki maçlara bakıcaz...
Bugün sabah 10 gibi kalkıp biraz çeviri yaptım. Sonra gidip aşağıdaki pastane gibi yerden ıspanaklı börek aldım. Ama bu Bulgarların "patisserie" konusunda sıkıntıları var. Mesela börek çok büyük ve 1 lev, arkadaş ikiye bölsen 50 kuruşa satarsın filan yani. Hem çok yağlı, biraz İstanbul tadında gerçi. Sonra Tunus'lu dost Majdi arayıp "Abi biz Türk restoranında oturduk kahve içiyoruz, gelsene" dedi. Mbaye, Başak ve ben gittik. Gerçi başak sonradan geldi. Yine Emel Sayın, Sezen Aksu gibi şarkılarla yurt özlemimimi hepten giderdim filan. Çocuklar 2-3 yıldır buradalarmış ve bu semtte en iyi kahve burada filan diyorlar. Sütlü kave istedim ben de tabi Alex dost bulgarca söyleyecekti dur yaa bunlar Türk'tür ben anlatıırm derdimi deyip gayet güzel Türkçemle meseleyi hallettim. Yani Bulgarlar burada yabancı konumunda kalıyor filan. Sonra süpermarkete gittik başakla, öncesinde terlik çöp kovası filan aldık ona sonrasında da Bulgar hattı. Bildiğiniz eski pasaportuyla almayı başardık hem de, kadın hallederiz deyip, halletti gerçekten filan...
Öğleden sonra IFAG'lı dostlarla şehir merkezinde buluşup yemek filan yiyip bir kadeh birşeyler içtik, iyi oldu. Gün geçtikçe kaynaşıyoruz birbirimizle. Tabi fransızca filan iyi geliyor... Neyse lafı çok uzat(a)mayacağım. Biraz votka içtim, artık uyusam iyi olur dostlar. Kendinize iyi bakın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder