2 Ekim 2010 Cumartesi

Altı Üstü Sofya

Bugün anlatılacak pek bir şey yok aslında. Erken kalkıldı, bolca çeviri yapıldı. Arada sigara içildi, yine benzer şeyler yapılıp benzer şeyler yenildi. Orcan dost bir iki üç diye yazılarına ne kadar devam edebileceksin aceba başlık atmaya diye sordu. Ben de yakında dersler başlıyor, her gün yazacak ne vakit ne de heves bulurum dedim. Öyle arada ilginçlikler, toparlamalar, genel gözlemler filan ancak bundan sonra... Yarın Sofya gezisi düzenlemiş sağolsun okulumuz ona gidicez, belki sonrasında da biraz kaynaşırız insanlarla, zira ben burda gerçekten biraz yalnız kaldım yaa. Geçen “Türkün Türkten başka dostu yoktur” diye taşak yaptım ya kendi kendime. Ulan gelenler mesela 1-Cezayir, Fas, Tunus gibi frankofon Arap ülkeleri, 2 - Afrika ülkeleri 3- Eski Sovyet Bloğu genel olarak tamam mı? Eee birinciler Arapça konuşup anlaşıyor, ikinci grup ülke olarak kendi lokal dillerinde ve grupçana da Afrika aksanı bir fransızcayla anlaşıyor, 3.grup zaten Rusça anlaşıyor... Ben böyle diplomatik yalnızlığa itildim, Osmanlı gibi hasta adam konumuna geldim dostlar! Neyse gerekirse kapitülasyon, gerekirse Turan taktiği ve hatta gerekirse düşmanımın düşmanı benim dostumdur gibi töremizden gelen savaş taktiklerini uygulicam yaa...
Neyse dostlar bu konuyu bir kenara bırakarak sizleri Sofya ve Şeyler köşeme davet ediyorum. Şimdi belirli nesneler üzerinden buradaki hayatı anlamaya çalışacağız.

1 - Studenski Grad 58 Blok B



Evet burada resmini gördüğünüz yerde yaşıyorum. Öyle sanıyorum ki Sovyet döneminden kalma binalara böyle bir kullanım alanı açmışlar. Hemen tüm öğrenciler burada yaşıyor. İsmi de oradan zaten Öğrenci Şehri şeklinde konmuş diye düşünüyorum. Ama sadece öğrenciler kalmıyor, zaman zaman yaşlı amcalar, çalışan kadınlar, hatta çocuklu aileler bile görüyorum. Aylık kirası çok ucuz, normal büyüklükte bir odada 2 kişi kalıyor ve kişi başı kira faturalar dahil 40-50 tl civarında. Ama internet için ayrıca para ödemek gerekiyor. Sanırım uzun süreli kalacak olanlar odayı yeniliyor filan... Neyse tamam güzel ucuz da bu insanlar neden burda kalıyor, fakirler mi? öyle görünüyor ama ortada bir sorun var, burada kalanların birçoğunun arabası var, hem de öyle Sovyetlerden kalma Lada filan diil normal araba yani, araban varsa niye burda kalıyorsun, araba ev kirasından daha mı ucuz lan yoksa?

2 - Odadaki Telefon



Odamızda yine haliyle taa soğuk savaş döneminden kalma bir telefon var. Çalışıyor mu? Bilmiyorum, ama çalışsa da üzerind ehherhangi bir tuş yok, o dönemde artık aşağıdan arıyıp Yoldaş sizi parti çağırıyor mu diyorlar ne diyorlar bilmiyorum. Haa neden halen burada duruyor, onu da bilmiyorum. Belki bir gün çalar? Hassiktir olurum işte o zaman, telefon hortlamış gibi olur, enteresan olur...

3 - Dolap Niyetine Sandık



Daha önce de bahsetmişimdir belki, odamız hıncahınç eşya dolu. Belki oda büyüktür de ben anlamıyorumdur, bna küçük geliyordur iki kişi için. Ben ki yıllar yılı dostlarımın benden kısa mı uzun mu olduğunu anlamamışım, bunu da anlamamam garip olmaz yani. Neyse bu eşyalardan birisi, belki de telefondan sonra en ilginçi bu dolap. dolap mı sandık mı adını veremiyorum tam. Ama kapağını açıp bir güzel içine eşyalarımı koydum. Da ordan eşya bulmak çıkarmak filan bir saçma tabi, düzenle yerleştirdiğim tişörtlerim şimdi ne halde o sandığın içini gören bir ben bilirim... Ayrıca kapak açık mı dursa daha iyi kapalı mı onu da bilemiyorum ben yaa....

4 - Perde Niyetine Battaniye



Yok artık demeyin, daha neler var kimbilir, yavaş yavaş anlatırım. Evet pencerelerimizde bildiğiniz battaniye var. Işık sebebiyle mi, ısı sebebiyle mi asıldığını sanırım önümüzdeki kış günlerinde çok daha iyi anlayacağız...

5 - Öğrenci Kimliği niyetine Karne



Resimden boyutlarını ne kadar anlayabiliyorsunuz bilmiyorum ama Sağlık Karnesi’ni düşünün onun kadar bi şey öğrenci kimliğim pardon karnem. Haa bunu aldık ne işe yarar, napıcaz bilmiyorum. Tek bildiğim birazdan bahsedeceğim transport kartı çıkarmak için bu karneye ihtiyacımız olduğuydu, bundan sonra nasıl bir fonksiyonu ve yeri olacak hayatımda bilmiyorum....

6- Transport Kart



Aslında bunda pek bi gariplik yok tabi, sadece herşey bulgarca olduğundan resmi olarak ismim de ilk kez (yok ya öğrenci karnesinde de yazılmıştı, ama onu sürekli yanımda taşıyamıyorum) Bulgarca yazılmış olması. İnsanın kendi ismini Bulgarca görmesi çok garip dostlar, isteyen varsa ismini ücretsiz yazıp gönderebilirim Bulgarca, hatıra niyetine... Neyse bu karta yüklediğim 20 leva ile bir ay boyunca istediğim metro, tramvar, otobüs filan gibi ulaşım aracını kullanabiliyorum. Otobüslerde kartı okutmak için herhangi bir alet yok yalnız, eğer kontrolör bir gün gelirse o kartın geçerliliğine bakıyor, geçerli değilse 10 leva ceza ödüyorsun. Bu arada Bulgaristan’ın para birimi Leva değil Lev çünkü 1’den çok olunca leva adını alıyor. Yani 1 lev, 2 leva filan... Anlaşıldı mı? Neyse tramvayda ise daha farklı bir sistem var, sanırım kartı okutman gerekiyor bu kez de ben bir kez binip beceremedim, onda da okutmazsan da kontolör gelirse 1 leva gibi bir ceza var, belki de 1 ay için 20 leva ödemekle salaklık yaptım bunu bir ay içinde görücem, yakalanma riskimi hesaplıyıp karlı bir yatırım yapmayı düşünüyorum.

7 - Kravat adında yatak



Aslında krevat sanırım da ilk duyduğumda aa ne saçma demiştim. Ancak son derece haklılarmış, ne yazık ki sonradan anladım. zira burada yataklar daha önce bahsettiğim gibi kayık formatında yani kenarları yüksek ortaları alçak tadında, üstüne üstlük demir telli karyola olunca yatağın ortasına gömülüyorsunuz buna yatmak denirse. Hatta bir dükkanda kravat yatakların reklamını gördüm yaa, bir daha oralardan geçersem çekip göstericem size bu ilginçliği.

Neyse dostlar sözün özü (Tanpınar’ın tabiriyle Hulasa) işte hayatım bu minvalde geçmekte. Sofya’dan herkese sevgilerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder